- 1.Messi ve Otizm
- 2.Otizm Şifacıları
- 3.Aspergerli Aktivist Greta
- 4.“Dizilerde oluyor” Deyip Geçmeyin, Hayat Kadar Gerçek!
- 5.OSB Tedavi Alternatifleri: Şarlatanlık Mı, Mucize Mi?
- 6.Mehmetçik İlkokulu’nda Neler Oldu?
- 7.Aşı Otizm Yapıyor! (mu?)
- 8.Otizmin farkında, Alper’in yanındayız.
- 9.Koronavirüs ve Karantinada Yaşam
- 10.Süreç yavaş olabilir. Ama pes etmek, hızlandırmayacak.
- 11.Karantina Gezi Rehberi – Yurtiçi
- 12.Babalar Günü ve Özel Babalara 5 Öneri
- 13.Yeni Normal ve Özel Bireyler
- 14.Dürtü kontrol bozukluğu
Her yıl haziran ayının üçüncü haftası, pazar günü kutlanan Babalar günü, babalarımıza teşekkür etmek için bize güzel bir imkan sağlıyor. Özel gereksinimli çocuklarımızın özel babaları ise en büyük teşekkürü hak ediyor. Bu teşekkürü Babalar Günü ve Özel Babalara 10 Öneri ile taçlandırmak istiyoruz.
Daha önce “Babamız hiç ilgilenmiyor. Tüm yük benim üzerimde. Ne yapmalıyım?” yazımızda özel babalarımıza ve neler yapabileceğimize biraz değinmiştik. Babalarımız annelerimize göre süreci daha zor atlatabiliyor ve biraz daha fazla desteğe ihtiyaç duyabiliyor. Peki destek olabilmek için neler yapabiliriz?
1- Eşinizin Desteği
-İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, fakirlikte, zenginlikte onu sevecek misin?
+Evet.
Filmlerde hep duyduğumuz bir repliktir “İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, fakirlikte, zenginlikte onu sevecek misin?”. Bu söz filmlerde, düğün gününüzde kalmamalı. Evlenirken her koşulda birbirinizin yanında olacağınıza söz verdiniz. Yürekten inandınız da. Bir şeyler zorlaşınca, özellikle de bu konu evlatlarınız olduğunda, negatif duygular birbirinize yönelebilir. Ama sizin artık bir takım olduğunuzu, birbirinizin en büyük dayanağı olduğunuzu unutmayın. Bu dünyada birbirine iyilikle, sevgiyle davranması gereken en temel iki kişi sizsiniz. Sırtınızı birbirinize verebilmelisiniz. Birlikte herşey daha kolay.
2- Duygularınızı İfade Etmek
Genellemelerden hoşlanmıyoruz, elbette ki herkesi kapsamıyor. Ama velilerimden sıklıkla gördüğüm, erkeklerin kendilerini ifade edemediği ve iç dünyalarına kapandıkları. Belki duygularınızı açmaya çalıştınız ama ters geri dönüşler aldınız. Anneanneciğimin her zaman dediği gibi “ne dediğiniz değil, nasıl dediğiniz önemlidir.”. Eşinize duygularınızı en güzel şekilde ifade etmeye çalışın. Kullandığınız kelimeler belki yanlış anlaşılmanıza ve tepki görmenize sebep oluyor olabilir. Cümlelerinizi güzelce toparlayın ve sakince açıklayın. Kendinizi tümüyle açtığınızı ve duygusal desteğe ihtiyacınız olduğunu eşinize hissettirin. Yine genellemeleri sevmesek de genellikle, kadınlar duygularınızı ve hassasiyetinizi gördüğünde yardım etmek ve yanınızda olmak için elinden geleni yapacaktır.
Ne söylediğimiz değil nasıl söylediğimiz önemli.
“Babanla boşanıyoruz. Artık gidiyor ve bizi sevmeyecek.”
“Seni seviyoruz, birbirimizi de seviyoruz. Ama aynı evde olmak istemiyoruz. Boşandığımızda iki evimiz olması ve her şeyin daha huzurlu olması dışında hiçbir şey değişmeyecek. ”
Bu iki örneğe de bir eğitimci olarak şahit oldum ve iki örnek de aynı olayı anlatıyor. Ama farklı şekillerde. Ne dediğimiz değil, nasıl söylediğimiz önemliyi en güzel anlatan örneklerden biri. Çocuklar ne söyledğimizden değil nasıl söylediğimizden etkilenir. Ve bunları söylerken sahip olduğumuz ruh halimizi benimserler.
3- Kardeşleri Dahil Etmek
Birden fazla çocuğunuz varsa, diğer çocuklarınızı manevi açıdan korumak adına, onları sürecin dışında tutmak istiyor olabilirsiniz. Emin olun kimse evinde yaşanan bir durumun dışında kalmak istemez. Dışarıdan biri gibi hissetmek istemez. Yine aynı mantıkla, nasıl yansıttığımıza dikkat ederek ifade etmeli, kardeşi ile ilgili sorumluluklar vermeli ve dahil etmeliyiz. Çocuğumuza annesine, babasına ve kardeşine destek olmanın manevi hazzı ve mutluluğunu yaşama hakkı tanımalıyız.
Yardım istemekten ve kardeşlerini dahil etmekten çekinmeyin. Kendiniz üzerinden pay biçin, yardım etmek muhteşem bir histir.
3- Kendinizle Gurur Duymak
Mütevaziliği bazen yanlış anlayabiliyoruz. Mütevazilik kendinizi aşağı çekmek değildir. Kendinizle gurur duymaktan çekinmeyin. Muhteşem bir iş başarıyorsunuz. Evet, özel ve farklısınız.
4- Eğlenmek
Gelişimsel gerilik, otizm spektrum bozukluğu, down sendromu, serebral palsi, disleksi, diskalkuli, disgrafi, asperger ya da mozaik down sendromu, tanı ne olursa olsun yoruluyorsunuz. Rahatlamaya ve eğlenmeye herkesten çok ihtiyacınız var. Her anne babanın kendine ait vakti olmalı. Haftanın bir günü eşinizle başbaşa vakit geçirdiğiniz gibi, bir gün de kendinizle baş başa vakit geçirmelisiniz. Bunu ebeveynler bencillik olarak görebiliyor ama sürekliliğin sağlanması ve tükenmişlik sendromuna girmemeniz açısından kendinize vakit ayırmalısınız. O sırada ihtiyacınız yokmuş gibi görünebilir ya da idare edebilirim diye düşünebilirsiniz. Son dakikaya, herşeyin üzerinize geliyormuş gibi hissettiğiniz noktaya gelmesine izin vermeyin. Birikmeden, sizi tüketmeden kendinize vakit ayırın. Siz iyi olmazsanız, kimseye faydanız olamaz (yine anneanneciğimden bir söz).
5- Açık Hava, Açık Hava, Açık Hava
Açık havanın önemini korona günlerinde daha fazla anladık. Değerini bilememişiz açık hava, özür dileriz.
Anne baba olunca yapılacak işler sanki hiç bitmiyor. Evet, bitmeyecek de. Yapmasak da farketmeyecek demek ki. Biraz gevşeyebilir, yapılacakları, görevleri bir kenara bırakabilir ve açık havaya kaçabiliriz. Çocuğunuzla vakit geçirmek sadece ihtiyacını karşılamak değildir. Kaliteli vakit de geçirmeliyiz. Kaliteli vakit 7 gün 24 saat uygulayabileceğimiz bir şey değil. Kendimizi imkansız beklentilerle zorlamayalım. Günde 15-20 dakika sadece çocuğunuza odaklanmak, size ne kadar mantıksız gelse de onun liderliğini takip etmek kaliteli vakit geçirmeniz için yeterli. Ya da haftada bir gün, bir akşam açık havada yürümek, koşmak, hoplamak, çimlere uzanmak. Açık havanın beyin hormonlarına ve dolayısıyla öğrenmeye, odaklanmaya, rahatlamaya etkisini bu yazımızdan okuyabilirsiniz.
Sevgili babalar, Babalar Gününüz kutlu olsun. Kendinize iyi davranın, rahat olun ve yardım istemekten çekinmeyin.