skip to Main Content
Özel Eğitimci Olmak

İşim bir yemek olsaydı suyuna ekmek banarak yerdim.”

Geçen akşam ev seansından çıkmış, evime dönerken aklımdan geçti bu düşünce. Zorlayıcı bir seanstı. Öğrencimin her dakika ortaya çıkan farklı davranışsal, zorlayıcı tepkilerini pozitif davranışlara döndürmekle geçen bir seans. Beynim pelteye dönmüş ama yüzüm gülüyordu. Gözümün önünde ise anneciğimin zeytinyağlı taze fasulyesi. Ekmek banıyorum. Seanstan çıktığımda da öyle bir mutlulukla gülümsüyordum. “İşim bir yemek olsaydı kesin zeytinyağı taze fasulye olurdu, ben de suyuna ekmek banarak yerdim” diye geçti içimden.

Okumak ile çalışmak farklı

Aslında sayısalda Türkiye’de derece yapmış olsam da okul öncesi öğretmenliğini seçtim. Sanat tarihinden ahşap atölyesine, felsefesinden sosyolojisine farklı dersleriyle müfredatı muhteşemdi. Okul öncesi öğretmenliği, okumak için harika bir bölüm. Boğaziçi Üniversitesi’nden Marmara Üniversitesi’ne geçmek de çok doğru bir karardı. Özellikle akademik kadrosu çok içten, öğrenmeyi ve öğrendiklerini aktarmayı seven, her an iletişim kurabildiğiniz hocalarıyla eğitsel anlamda çok doyurucuydu.

Ama uygulamada okul öncesi çok faydalı hissettirmedi. Çocuklar zaten her şeyi çizgi filmlerden öğrenip geliyordu. Ayrıca okul öncesinde tüm sınıfla ilgilenmek ile özel eğitimde tek bir çocuğa odaklanmak çok farklı. O saat sadece o çocuğa özel ve ne ihtiyacı varsa onu çalışabiliyorsunuz. Okul öncesi öğretmenliğinde tüm öğrendiklerim de özel eğitime farklı bir gözle bakabilmemi sağladı.

Her yönden mutluluk verici

Özel eğitim çok tatmin edici bir bölüm. Hafif vakalarda yetersizleri tamamlamak, çok ağır bir tabloda seyreden bir otizmlinin aylar süren çalışma sonrası kafasını iki yana sallayarak hayır demesi, bunlar paha biçilemez mutluluklar.

Neden hayır

Hafif ya da ağır bir tablo olması fark etmiyor. Bence herkesin istediği ve istemediği şeyler olmalı. Belki karakteri daha yavaştır ve hareketli çalışmak istemiyordur. Bunu bilmek isterim. Sözünü söyleyebilsin isterim. Sesini duyabilmek isterim.

Bu demek değil ki istemediği şeyleri yapmayacağız. Tabii ki yapılacak. Ama istemediği şeyleri bilmemiz, uzlaşmanın yollarını bulmayı öğrenmek için de önemli. İstemediğini ifade edemeyen çocuk, istemediği etkinlik sırasında problem davranış ortaya çıkarır. İstemediğini ifade edebilen çocukta ise uzlaşma, orta yolu bulma, şimdi bunu yapalım sonra senin istediğini gibi anlaşmalar ile davranışsal esneklik kazandırılır. Bekleme, sabretme süresi artar. Davranış problemleri minimuma iner.

Zorlayıcı davranışları olan çocuk

“Kolay çocukla herkes çalışır, yetenekleriniz asıl herkesin zor dediği çocuk ile ortaya çıkar” derdi hocalarımız. Her an yeni bir çözüm üretmeniz, olumsuz davranışları olumlu davranışlara çevirmeniz sadece yeteneklerinizi ortaya çıkarmaz. Muhteşem bir başarı duygusu ve mesleki doyumu da yanında getirir.

Umarım herkes bu doyumu yaşayabilir, hayalindeki işi yapabilir.

This Post Has 0 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top